Saadet Partisi Bartın İl Başkanlığı ve Anadolu Gençlik Derneği Bartın Şubesi tarafından Hükümet Caddesinde teravih namazı çıkışı basın açıklaması yapıldı. Çok sayıda vatandaşın katıldığı basın açıklamasını Saadet Partisi Merkez İlçe Başkanı Emin Titiz okudu. Ardından Anadolu Gençlik Derneği Bartın Şube Başkanı Ömer Keleş'in Mısır'daki ve bütün islam dünyasındaki mazlumlar için yaptığı dua ile sona erdi.Basın açıklamasında açılan '#ZalimlerİçinYaşasınCehennem' yazılı pankartlar dikkat çekti.
Saadet Partisi Bartın İl Teşkilatı ve Anadolu Gençlik Derneği Bartın Şubesi basın açıklaması:
Bu akşam burada Mısır'da yaşanan vahşeti protesto etmek ve müslüman kardeşlerimize yüreğimizle ve duamızla destek olmak üzere toplanmış bulunuyoruz.
Mısır'da geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerde halkın desteğiyle iş başına gelen Mursi bir darbe ile görevinden uzaklaştırılmıştır. Bu darbe Mursi'nin şahsına karşı değil, Mısır halkının iradesine ve İslama karşı yürütülen bir süreçtir.
Silahlı Güçler İslam Coğrafyası'nda sürekli tekerrür eden bir oyunun, kuklası olmaktan kaçınmamıştır.
Bu hukuksal hiçbir dayanağı olmayan ve ordunun elindeki silahların imha gücünü bizzat halkın iradesine karşı kullanmasıyla ortaya çıkan kabul edilemez bir durumdur.
İslam coğrafyasında yaşanılan kaos ortamı, gerilimler ve çatışmalar münferit birer olay olarak değerlendirilemez. İslam coğrafyasının birçok yerinde yaşanan bu kaos ortamı Büyük Ortadoğu Projesinin işletilmesidir.
Batı Kulübünde yer alma sevdası içresinde olan malesef bizim ülkemizin yöneticilerinin de izlediği yanlış politikalar ile Mısır yalnızlığa itilmiştir. ABD’nin kuyruğunda dolaşan bir takım İslam ülkelerinin Mısır halkının iradesine sahip çıkılmasını sağlayacak yaptırımları mümkün değildir.
Bölgede yaşanılan gelişmelere baktığımızda ırkçı emperyalizm bir yandan Müslümanları karşı karşıya getirirken, bir yandan da mezhepsel ve etnik farklılıkları kullanarak iç savaşa uygun bir ortam oluşturmaktadır.
Bu çatışma ve gerilim ortamının etnik kökeni ve mezhebi ne olursa olsun İslam coğrafyasında yaşayan hiçbir insana fayda getirmeyeceği açıktır.
Irkçı emperyalizmin demokrasi, özgürlük, insan hakları kavramlarının ardına gizlediği bir takım oyunlarına gelen Müslümanların şiddete yönelmelerinin kendilerine bir fayda getirmeyeceği de açıktır.
Hangi renkten, ırktan ya da dil grubundan olursa olsun Müslümanların ve İslam Ülkelerinin ırkçı emperyalizmin tasallutundan kurtulmaları için kendi başlarına hareket etmek yerine birlik içerisinde olmaları gerekmektedir.
ABD, AB ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda her türlü işbirliğine açık sivil ya da askeri yönetimlerin bu coğrafyaya huzur getirmesi mümkün değildir.
İslam coğrafyasında yaşayan müslümanlar çatışmaya değil, diyaloğa dayalı bir yöntem geliştirmelidirler. Aksi halde akan kan ve dökülen gözyaşı Siyonizmin Büyük İsrail Projesini beslemektedir.
Irkçı emperyalizmin taşeronluğunu yapan liberallerin ve ılımlı İslam savunucularının kanatları altında İslam Coğrafyası'nın huzura kavuşamayacağı ortadadır.
Türkiye bölge ülkelerine laiklik çağrısı yerine kardeşlik çağrısı yapsaydı, D-8’i daha etkin konuma getirmenin gayreti içerisinde olsaydı, Avrupa Birliği Bakanlığı kuracağına, İslam Birliği Bakanlığı kursaydı, ABD, AB ve İsrail bölgeye bu kadar rahat müdahil olamazdı ve Mısır’da böyle bir süreç yaşanmazdı.
Yeryüzünde kaba kuvveti değil, hakkı üstün tutan, temel insani değerleri teminat altına alan; işkence ve baskının her türlüsüne karşı çıkan, hak ve adalet nizamına her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Bu anlayışla İslam coğrafyasında ve dünyada yeniden tesis edilebilecek bir barış ortamı, hem İslam aleminin hem de bütün insanlığın nefes alacağı yegâne yoldur.
Bundan dolayıdır ki, İslam coğrafyasındaki tüm Müslüman toplulukları ümmet olmanın şuuru ile hareket etmeye davet ediyoruz. Etnik ve mezhepsel çatışmalardan, gücü ve kuvveti hakkın üstünlüğünün önünde gören davranışlardan uzak durmaya çağırıyoruz. İzzeti ve şerefi Güç Merkezlerinin yanında değil, hakkın yolunda aramaya davet ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle yeryüzünde ki bütün zulümlerin son bulması için, İslam Birliği'nin acilen kurulması için, gücü olanın haklı değil, haklı olanın güçlü olduğu Yeni Bir Dünya Düzeninin kurulması için Rabbimize niyazda bulunmak üzere, ellerimizi semaya kaldırıyor ve yürekten amin diyeceğimiz duamıza geçiyoruz.
DUA
Filistin'li Mücahit Şehit Şeyh Ahmet Yasin'in duasını okuyorum.
Allah'ım! Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip değilim! ama Ümmetin suskunluğunu Sana şikâyet ediyorum!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında?
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? Siyonist katilleri ve işbirlikçilerini görmezden gelirken!
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış yok mu?
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı?
Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye. 'Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü'min kullarına yardım et!' diye çağıramaz mı?
Buna da mı gücünüz yetmiyor? Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: Bizler direndik, ileri atıldık ve kaçmadık..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın!
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!
Allah'ım!
Sana şikâyette bulunuyorum... Sana şikâyette bulunuyorum... Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen mustazafların Rabbisin... Sen bizim Rabbimizsin... Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?
Allah'ım!
Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına, Sana şikâyette bulunuyorum.
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı... Birliğimiz bozuldu... Yollarımız ayrıldı... Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikâyet ediyoruz..------
Şehit Liderin duası böyleydi,
Ya Rabbi bizler bir avuç müslüman topluluğu olarak burada toplandık ve ellerimizi sana açtık. Semaya açılan bu ellerimizi boş çevirme Ya Rabbi. Acziyetimizi Sana şikayet ediyoruz. Mısır'da, Suriye'de, Filistin'de, Irak'ta ve İslam Coğrafyasındaki zulümlere aciz kaldık. Ya Rabbi bu zilleti üzerimizden kaldır ve bizlere izzet ver. Dağılan tesbih taneleri gibi olmuş ümmeti yeniden bir araya getir. Birliğimizi, dirliğimizi bozmak isteyen şer güçlere fırsat verme Ya Rabbi. Dünyanın her bir yerinde ki Arakan'da, Filistin'de, Afganistan'da, Suriye'de ve ismini saymakla bitiremeyeceğimiz bütün mazlum coğrafyalardaki kardeşlerimize direnme gücü, metanet ve mutlak zaferi nasip eyle. Bizleri de yüreği ümmetin sıkıntılarıyla çarpan şuurlu müslümanlardan eyle Ya Rabbi!
Bartın Özgürder Temsilciliği'nden protesto
Arap Camii önünde ikindi namazı çıkışı gerçekleşen eylemde, Mısırlı Müslümanların barışçıl tarzda devam eden protesto eylemlilikleri selamlanırken, darbecilerin ve yandaşlarının katliamlarına sessiz kalınmaması çağrısında bulunuldu. Çevredekilerin alkışlarla destek oldukları basın açıklamasında “Uyan, Diren, Özgürleş!”, “Dik Dur, Eğilme, Müslümanlar Seninle!”, “Mursi Üzülme, Allah Seninle!”, “Darbeye, Zulme Karşı Çık!” “Müslümanlar Kardeştir, Darbeciler Kalleştir!”, “Bartın’dan Mursi’ye, Direnişe Bin Selam!”, “Defol Sisi, Seninleyiz Mursi!”sloganları atıldı, dövizler taşındı. Basın açıklaması, temenni ve dualarla son buldu.
Basın açıklaması:
Allah’ın ve bütün Lanet Edicilerin Laneti Darbecilerin Üzerine Olsun!
Bu gün mübarek Ramazan günlerinde İslam dünyasında çok acı şeyler oluyor. Yanı başımızda Suriye’de yüz bini aşkın kardeşimiz çoluk çocuk yaşlı ihtiyar katlediliyorlar. Milyonlarca kardeşimiz evsiz barksız bırakıldılar, kardeşlerimiz zalim bir çete tarafından yok edilmeye çalışılıyor ve bütün özgürlükleri, insani hakları ve değerleri yok sayılmaya çalışılıyor. Rabbimiz biz Müslümanları birbirimize kardeş yapmıştır. Bizler yeryüzünde hayatımızı sürdürürken Rabbimize karşı sorumluluklarımıza uygun davranmak zorundayız yani Müslümanlar olarak birbirimizle kardeşçe dayanışma içinde olmak durumundayız. Oruç sadece aç kalmak değildir. Kardeşlerimizin yaşadıkları acıları idrak etmek ve onların dertleriyle dertlenmektir, onlar için bir şeyler yapmaktır. Oruç bu anlamıyla hayırların, dayanışmanın, paylaşmanın, kardeşliğin ve Kur’an günlerinin bereketlendiği bir aydır. Bugün yanı başımızda acılara sıkıntılara ve ölümlere düçar kılınmak istenen yerlerden biri de Mısır’dır. Mısır yüzyıllarca İslam ümmetinin çocukları olarak aynı tarihi, aynı ortak tecrübeleri birlikte yaşadığımız İslam beldelerindendir.
İşgalci güçler yani batılılar bundan yüz sene önce bizim beraberliklerimizin arasında sınırlar çizdiler. Bizlere türlü hileleri, vehimleri süslü göstererek bizleri birbirimize düşman etmek istediler. Rabbimizin bizden istediği hayat düsturları yerine kendilerinin öngördüğü, bize ait olmayan, değerlerimizden tamamıyla uzak hayat tarzlarını bizlere benimsetmek istediler. Bunları uygulatmak adına halkına acımayan, merhametsiz diktatörleri desteklediler. Onlara silahlar verip kendi halkını öldürmelerine göz yumdular. Batı çifte standartçıdır! İkiyüzlüdür! Yalancıdır! Kendi menfaatleri için katillerle işbirliği yapan suç ortağıdır. Bunu geçmişte çok yapmıştır. Bu yolla kardeşleri birbirine kırdırmış büyük katliamlar yapmıştır. Coğrafyamızın fakir zavallı insanlarını topraklarını işgal ederek, mallarına el koyarak köleleştirmek istemiş ve yüz binlercesini öldürmüştür. Batının yani ABD’nin, BM’nin eli kanlıdır. Aynı katil topluluk bugün Müslüman halklara sözde demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri propaganda ediyor ama iktidara adil, dürüst, halkına haksızlık yapmayan ve İslami kimlikli insanlar seçildiğinde onları iktidardan al aşağı etmek için işbirlikçi yandaşlarına darbeler yaptırıyor. Mısır halkı bundan kısa süre önce Mübarek adındaki diktatörü devirerek seçimlere gitti, yüzde ellinin üzerinde oy alan Muhammed Mursi isimli bir lideri cumhurbaşkanı yaptı. Mısır’da ki bu yönetim değişikliği üzerinden çok kısa bir süre geçtikten sonra Mısır ekonomisinin düzelmediği, bir takım imkansızlıkların giderilemediği gerekçeleriyle halkı kışkırtıp kaos oluşturmak istediler. Oysa daha önce 30 yılı aşkın diktatörlükle yönetilen bir ülkenin sorunlarını bir senede giderebilmek mümkün değildi. Bu bahanelerle aynı batılı güçler ve onların garpzede suç ortakları, halkın içerisindeki fakir, cahil ve İslam karşıtı çevreleri de kışkırtarak ve darbecilere cesaret vererek Mısır’da darbe yaptırdılar. Mısır halkı liderlerini darbe yoluyla baştan alınmasını protesto etmek için meydanlara çıkmıştır. Bu kardeşlerimiz yaklaşık bir aydır meydanlardalar. Haklarını istiyorlar. Herhangi bir saldırganlık, taşkınlık ve ahlaksızlık tavırlarına girmeden kazandıkları hakkı geri istiyorlar. Darbeciler ise onlardan gasp ettikleri bu haklarını onlara vermemek için silahsız, meydanlarda dualar okuyarak iftarlarını açan, birlikte namazlar kılan bu mazlum halkı silahlarıyla katletmeye başladılar. Katil, cani suç çeteleriyle halkın üzerine saldırıyorlar. İki yüze yakın kardeşimiz suçsuz yere öldürülmüştür. Bizler bu haksızlığa karşı sesimizi yükseltiyoruz ve diyoruz ki ‘’ Zulme Rıza zulümdür! Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” ve buradan dünyaya şu mesajı vermek istiyoruz. Adalet, Hak ve İslami özgürlüklerini kazanabilmek için mücadele veren, bedel ödeyen kardeşlerimiz Mısır’da, Suriye’de, Arakan’da, Kafkasya’da ağır bedeller ödemelerine rağmen bir gün elbette kazanacaklardır. Zulüm ile abad olunmaz. Zulüm ile saadet olmaz.
Mısır halkının haklı çağrısına ses verelim. Kardeşlerimizi zalim çeteler karşısında yalnız bırakmayalım. Bu mağduriyeti ve mazlumiyeti yaşayan kardeşlerimize sahip çıkalım.Bize oruç tutmak bu ibadet bilincini emrediyor. Şunu bilelim “En büyük mücadele ve cihat; bir zalime onun zulmünü haykırabilmek ve onun zulmünü dünyaya ilan edilebilmektir”
Yaşasın Zalimler İçin Cehennem
Bartın'da ikindi namazı sonra Bartın Özgürder Temsilciliği ve teravih namazı sonrası Saadet Partisi Bartın Teşkilatı ve Anadolu Gençlik Derneği Bartın Şubesi Mısır’da darbecilerin yapmış oldukları katliamı lanetlemek için kitlesel basın açıklaması düzenledi.
27 Temmuz 2013 Cumartesi 23:53
bu protestoyu destekliyorum ancak saadetlileride anlayamıyorum suriyede esed i destekliyorlar mısırda darbeye karşı çıkıyorlar,mısırdaki darbecilerle esed aynı zihniyetin ürünü,suriyede hizbullah esed adına katliam yapıyor saadetten tık yok,anlamaya çalışıyorum ama nafile