Ahlak Erozyonu: Ekranlardan Evlerimize Sızan Tehlike

Günümüz dünyası baş döndürücü bir hızla değişiyor. Dünya 5G teknolojisini, yapay zekâyı, uzay turizmini konuşurken biz hâlâ…

Abone Ol

Günümüz dünyası baş döndürücü bir hızla değişiyor. Dünya 5G teknolojisini, yapay zekâyı, uzay turizmini konuşurken biz hâlâ cep telefonlarımızı, interneti ve sosyal medyayı doğru kullanmayı öğrenemedik. Hayatımıza kolaylık getirmesi gereken bu dijital araçlar, ne yazık ki ahlakımızı, sabrımızı ve toplumsal değerlerimizi sessizce tüketiyor.

Dizilerle Zihinler Şekilleniyor

Televizyon artık sadece bir eğlence aracı değil; bir yaşam biçimi dayatıcısı haline geldi. Türk dizileri, bir dönem aile sıcaklığını, komşuluk ilişkilerini ve insanlığın güzelliğini yansıtırken, son yıllarda bambaşka bir rotaya girdi.

Ekranlarda aldatma, entrika, lüks hayatlar ve yasak ilişkiler sıradanlaştırıldı. Bir zamanlar evin en güvenli köşesi olan salonlarımız, artık gençlerin ve çocukların ahlakını sarsan sahnelerin merkezi haline geldi.

Toplum, farkına varmadan bu yapımlardaki karakterlere özeniyor; sadakat, saygı ve sabır gibi kavramlar yerini hazza, öfkeye ve bencilliğe bırakıyor.

Sosyal medya, modern çağın en etkili iletişim aracı… Ancak doğru kullanılmadığında, insanın iç dünyasını esir alan bir tuzağa dönüşüyor.

Paylaşımlar artık hayatın gerçeğini değil, sahte mutlulukları yansıtıyor. İnsanlar birbirini beğenilerle, takipçi sayısıyla ölçer hale geldi.

Kıskançlık, tatminsizlik ve gösteriş toplumu hâkim oldu. Boşanmalar artıyor, evlilikler sarsılıyor çünkü insanlar gerçek iletişimi değil, sanal onayı tercih ediyor.

Aile kurumu çöküyor,

Evlilik, sabırla, saygıyla ve sevgiyle ayakta duran bir kurumdur. Ancak günümüzde bu üç kavram da ciddi yara aldı.

Bir zamanlar “bir yastıkta kocamak” idealiyle kurulan yuvalar, şimdi en küçük tartışmada dağılabiliyor.

Toplumun temeli olan aile çöktüğünde, o toplumun geleceği de sarsılır. Çünkü çocuklarımız, karakterlerini ekranlardan değil, anne-babalarından öğrenmelidir.

Sabır Kalmadı, Saygı Unutuldu

Eskiden insanlar birbirine “hakkını helal et” der, komşusuna selam vermeden geçmezdi.
Şimdi insanlar, sabırsız, tahammülsüz ve saygısız hale geldi.

Trafikte, markette, iş yerinde… Her yerde öfke, acele ve huzursuzluk hâkim.
Halbuki dinimiz bize sabrı, sevgiyi, affetmeyi öğütler. %99.9’u Müslüman olan bir ülkede, bu değerleri kaybediyor olmamız büyük bir çelişki değil midir?

Bu gidişatı durdurmak için önce kendimizi sorgulamalıyız.

Çocuklarımızla vakit geçirmeli, televizyonun ve telefonun esiri olmaktan kurtulmalıyız.
Yerli ve milli değerleri yaşatacak diziler, programlar desteklenmeli; medya denetimi daha etkin hale gelmeli.

Toplumun yeniden ahlaki bir diriliş yaşayabilmesi için, her birey kendi evinden başlamalı.

Unutmayalım;
Teknoloji çağında en büyük erdem, insan kalabilmektir.
bilalcam74@gmail.com