2026 yılında geçerli olacak asgari ücret açıklandı. Buna göre net asgari ücret 28 bin 75 lira, brüt ücret ise 33 bin 30 lira olarak belirlendi. Rakamlar ilk bakışta yüksek gibi görünse de, asıl soru şu: Bu artış, vatandaşın sofrasına ne kadar yansıyacak?
Ne yazık ki tecrübeler bize şunu gösteriyor; asgari ücret daha açıklanmadan, birçok zincir markette etiketler sessiz sedasız değişmeye başladı. Gıda, temizlik, temel ihtiyaç ürünlerinde art arda gelen zamlar, maaş artışını daha cebe girmeden eritiyor. Yani bir yandan ücretler artarken, diğer yandan hayat pahalılığı adeta bu artışı kovalarcasına yükseliyor.
Bugün gelinen noktada alım gücü ciddi şekilde düşmüş durumda. Asgari ücretli, maaşına yapılan zammı sevinçle karşılayamıyor; çünkü biliyor ki bu artış, kira, fatura ve market masrafları arasında kısa sürede kaybolacak. Ücret arttıkça fiyatların da aynı hızla yükselmesi, vatandaşın kaderi haline gelmiş gibi görünüyor.
Bu tablonun en sessiz ama en ağır yükünü ise emekliler taşıyor. Yıllarca çalışmış, prim ödemiş, ülkesine hizmet etmiş emekliler bugün geçim mücadelesi veriyor. Emekli maaşları adeta yerlerde sürünürken, açıklanması beklenen yeni emekli maaşları büyük bir merak ve endişeyle bekleniyor. Bir emeklinin tek dileği lüks değil; pazardan filesini doldurabilmek, torununa harçlık verebilmek, ay sonunu borçsuz getirebilmek.
Ekonomik dengelerin bozulduğu bu dönemde, sadece maaşları artırmak yeterli olmuyor. Önemli olan, fiyatları dizginlemek, fırsatçılığa izin vermemek ve alım gücünü gerçekten yükseltecek adımlar atmaktır. Aksi halde açıklanan her yeni rakam, kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm olur.
İnsanlar artık zam haberlerinden çok, rahat bir nefes alabilecekleri günleri bekliyor. Asgari ücretlinin de emeklinin de ortak beklentisi aynı: Adil bir gelir, makul fiyatlar ve insanca bir yaşam…