BARTIN TARİH VE COĞRAFYASINDAN ŞİİRLER: “ATLAS VE ATEŞ”

Geçtiğimiz günlerde eski Bartın valisi İsa Küçük’ün İBEV’de söyleşi ve kitapları için imza günü yapmış olması İsa Küçük Edebiyatı’na büyüteç tutmama neden oldu

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde eski Bartın valisi İsa Küçük’ün İBEV’de söyleşi ve kitapları için imza günü yapmış olması İsa Küçük Edebiyatı’na büyüteç tutmama neden oldu.

Bu yazımda ağırlıklı olarak Atlas ve Ateş isimli şiir kitabı üzerinde duracağım. Zira İsa Küçük, Atlas ve Ateş kitabında “Bir şehri güzelleştiren-çirkinleştiren, yaşanır veya yaşanmaz kılan kimlerdir, nelerdir” sorusuna yanıt ararken okuru Gılgamış Destanı ile buluşturur ve kendi yanıtını “hayat bir armağan mı yoksa ödev mi?” sorusu üzerine inşa eder.

“MUTLULUK, İNSAN OLMANIN TELİF HAKKIDIR.”

Kitaba aldığı şiirlerde Anadolulu olmak duygu ve düşüncesini, bu toprakların hasletlerini yüceltmeyi, isimli/isimsiz kahramanlarımıza vefayı, kuruluş-kurtuluş iradesi ve azmine duyduğu saygıyı, umudu, güzel bir geleceğin savunuculuğunu düzeyli ve naif, eleştirel bakışını dikkatle ortaya koyduğunu görüyoruz. İnsan-doğa hassasiyeti, canlı/cansız çelişki ve uyumuna yaptığı vurgu şiirlerinde gözden kaçmayan bir diğer husus. Bunu başarılı biçimde Karadeniz ve Bartın üzerine yazdığı şiirlerde görmek mümkün.

“Akşam Taşhan’ın avlusunda

Tahta sandalyelere oturmuş, geleceği,

Çiçekli baharları, sıcak yaz günlerini konuşmuştuk;

Hayat bir armağan mı yoksa bir ödev mi insana sorusuna yanıtlar aradık,

.

Yapıp başardıkça öğrendik

Özgür aklın emek kardeşliğinde

Mutluluk, -bu yaşam coşkusu-

Yaşamaktan çok yaşatmak sevincidir

Ve alfabemizin ilk harfidir.”

Kitabın başındaki Sunak taşı isimli şiirden alıntıladığım bu bölümde de görüleceği gibi şair, Taş Han’da kalabalığın içindedir ve gelecek günlerden söz etmektedir. Hatırlanacağı gibi göreve başladığı ilk aylarda “Bartın 2023” ismini verdiği çalışma ile tüm toplum kesimlerinden görüş ve önerilerini isteyerek mevcut durum saptaması yapmak ve birlikte hayal edilen Bartın’ını inşa etmeye koyulmuştu.

Güzel gelecek düşünün yanında önem atfedilen diğer konu eğitim ve çocuklardır. Kitap “kaybettiğimiz çocukları buluyoruz buralarda” dizesiyle başlar ve Tevfik Fikret’in Ferdas’sı ile okuru buluşturur. “"kızlarını okutmayan millet, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkum etmiş demektir, hüsranına ağlasın" diyen büyük şairin Ferda’sı yalnızca bir isim değildir;

“….senin bugün

cennet kadar güzel vatanın var, şu gördüğün

zümrüt bakışlı, inci gülüşlü kızcağız

kimdir bilir misin? vatanın...”

Atlas ve Ateş, mesajı net, açık/anlaşılır şiirlerden oluşuyor. Kitapta, Karadeniz, tek şiirle sınırlı kalmamış, şair diğer bölgelerden farklı olarak Karadeniz ve Bartın’a özel önem vererek kitabın ana omurgasını oluşturan “Sunak Taşı Yazıları”nda ve diğer bölümlerdeki çağrışımlarla kitabın tümünde görünür kılmayı başarmıştır. Kitaptaki şiirler ülkemizin 7 coğrafi bölgesine değiniler taşımakla beraber çağrıştırmalar Karadeniz ve Bartın özelinde bir kerte yukarıya çekilerek insan, tarih ve talih sarmalında yeni bir izleğe girdiğini görüyoruz. Kastamonu’nun Ersiz Köyünden ses veren dizelerde; Ersiz, ki Kurtuluş Savaşında cepheye giden tüm erkeklerini şehit vermiştir ve köyün adı “İnebolulu kayıkçıların denizden getirdiği kurtuluş yolunun başında/ Kadınlardan tarihe ve topluma armağandır.”

Özellikle kadının eğitim sorununa dikkat çeken İsa Küçük, kitabın başına aldığı “sonsöz”de kız öğrenciler için yurt yapılması ve Türk Milli Eğitimine bağışlanmasını “gürültüsüz bir şiir kadar güzeldi” diye niteliyor ve hemen arkasından ekliyor; “çocuklar, okula başladıkları ilk gün artık ağlamayacaklardı.” Bu örneklerden anlaşılacağı üzere diyebiliriz ki İsa Küçük, Bartın özelinden hareketle bölgemiz (sadece doğa ve çevre olarak değil), tarih ve insan olarak öne çıkarılmış ve her birine hak ettiği değeri vermeye çalışmıştır.

Yazımın başında alıntıladığım, bir şehri güzelleştiren-çirkinleştiren, yaşanır ve yaşanmaz kılan nelerdir, kimlerdir, sorusunu -Şehir, ne kadar yakınsa insana, o kadar büyüktür”, şeklinde yanıtlayan şair, planlamaya dikkat çeker. Şehri büyütecek olanın insana verdiği değer olduğuna işaret eden şair, o insanı, bizi şöyle betimler: “Karadeniz insanı dalgası gibidir/ Kıyısında dursan/ İçine alır seni/ Geri vermez bir daha// Ölüm döşeğinde olsan/ Canını verir/ Geri almaz bir daha”

Bu dizelerle şair bizi yüceltmekte fakat aynı oranda ağır bir sorumluluk yüklemektedir. Bu yük, “Atlas” ın yükü kadar belki ondan da ağırdır.*

(1.bölüm sonu…)

*Atlas: söylencelerin kimine göre Dünyayı, kimine göre Gök kubbeyi omuzunda taşımaya Zeus tarafından mahkum edilen mitolojik kahraman.