Türkiye'de gelir eşitsizliği tartışmaları, uzun süredir gündemdeki yerini koruyor.
Gini katsayısı gibi göstergelerle ölçülen bu eşitsizlik, sadece ekonomik bir sorun olmaktan çıkıp, toplumsal hayatın en temel unsurlarından biri olan eğitimi de derinden etkiliyor. Eldeki veriler, gelir dağılımındaki uçurumun, eğitim olanaklarına erişimi nasıl belirlediğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Gelir eşitsizliği, hanehalklarının eğitime ayırabildiği bütçelerde kendini gösteriyor. TÜİK verilerine göre, en zengin %20'lik kesim, toplam eğitim harcamalarının neredeyse %40'ını tek başına karşılarken, en yoksul %20'lik dilimin bu pastadan aldığı pay sadece %2,9'da kalıyor. Bu tablo, özel okul, özel ders ve kurs gibi ek eğitim imkanlarına erişimin gelirle doğrudan ilişkili olduğunu kanıtlıyor. Bu eşitsizlik, çocuklar arasındaki fırsat eşitliğini baştan ortadan kaldırıyor.
Türkiye'nin eğitimde kaynak ayırma durumu, uluslararası bağlamda da dikkat çekici bir tablo çiziyor. Eğitim harcamalarının GSYH'ye oranı ile yapılan karşılaştırmalarda, Türkiye %4,3'lük oranla OECD ortalamasının (%5,1) altında kalıyor. İzlanda (%7,6) ve Norveç (%7,5) gibi ülkelerle olan fark ise, eğitime yapılan yatırımın ne kadar büyük bir öncelik olduğunu gözler önüne seriyor. (3.Grafik)
-Gini katsayısındaki artış, eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırıyor.-Devletin bütçeden eğitime ayırdığı payın yetersiz kalması, bu eşitsizliği daha da derinleştiriyor.
-Toplumun her kesimindeki çocukların geleceğe eşit koşullarda hazırlanması için, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi ve eğitime ayrılan kaynakların artırılması hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, ekonomik eşitsizlik, nesiller boyu devam eden bir eğitim eşitsizliğine dönüşme riski taşıyor.
Kaynak: TÜİK & GOOGLE GEMİNİ