Türkiye Ormancılar Derneği Bartın Temsilcisi Doç. Dr. Barbaros YAMAN'ın açıklaması:

Bilindiği gibi 21 Mart Kuzey yarım küresinde ilkbaharın, Güney yarım küresinde de sonbaharın başlangıç günü olarak kabul edilmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünyanın en önemli yenilenebilir doğal kaynaklarından biri olan ormanlara gerekli önemin verilmesi için, 21 Martı Dünya Ormancılık Günü olarak kabul etmiş ve bütün ülkelerde çeşitli etkinliklerle kutlanmasını tavsiye etmiştir. Günümüzde birçok ülkede kutlanmakta olan Dünya Ormancılık Gününün başlıca amacı; ormanların korunması, geliştirilmesi ve iyi bir şekilde işletilmesi yanısıra, ormanların çok yönlü faydalarının, çeşitli yayın organları aracılığı ile kamuoyuna duyurulması ve bu konudaki farkındalığın arttırılması şeklinde özetlenebilir.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2010 yılı verilerine göre; dünyamızın toplam 4 milyar hektarı ormanlarla kaplıdır. Bunun yaklaşık 1 milyar hektarı Avrupa’da, 864 milyon hektarı Güney Amerika’da, 705 milyon hektarı Kuzey ve Orta Amerika’da, 674 milyon hektarı Afrika’da, 593 milyon hektarı Asya’da ve 191 milyon hektarı da Okyanusya’da yer almaktadır.

Orman Genel Müdürlüğü 2012 yılı verilerine göre; Türkiye'nin alan itibariyle orman varlığı 21,7 milyon hektardır. Bir başka söyleyişle ülkemizin % 27,6'sı ormanlarla kaplıdır. Ormanlarımızdaki toplam servet miktarı 1,5 milyar metreküptür. Bu servet yılda 42 milyon metreküp cari artım yapmaktadır. Türkiye ormanlarında tutulan toplam karbon miktarı 1,1 milyar ton, yıllık üretilen Oksijen miktarı ise 38,7 milyon tondur.

Ormanlar kamuoyunda çoğu kez rastgele yan yana gelmiş ağaç topluluğu olarak görülmektedir. Bu son derece yanlış bir bakış açısıdır ve ormanların kolayca gözden çıkarılmasının ve tahrip edilmesinin temel nedenlerinden birisidir. Ormanlar; ağaç, ağaçcık, çalı, yosun, eğrelti, mantar, otsu bitkiler, toprak altında ve üstünde yaşayan mikro-organizma ve böcekler ile kuşlardan memelilere kadar tüm yaban hayvanlarını kapsayan canlı unsurlar ile toprak, su ve hava gibi cansız unsurların karşılıklı etkileşim içinde oluşturdukları bir yaşam birliğidir. Diğer bir ifadeyle ormanlar organizasyon düzeyi yüksek büyük karasal ekosistemlerdir.

Orman ekosistemleri çoğu zaman kendine özgü bir iklim oluşturmakta ve insanoğluna şu çok yönlü faydaları sağlamaktadır. Ormanlar; 1) Toplumun gereksinim duyduğu odun ve odun-dışı orman ürünlerini üretir, 2) Toprak kayması, su ve rüzgâr erozyonuna engel olur, 3) Çığ oluşumlarını, kaya ve taş yuvarlanmalarını önler, 4) Su rejimini düzenler, sel ve taşkınları frenler, 5) Bol oksijen üretir, havada asılı zararlı partikülleri süzerek hava kalitesini yükseltir, 6) Ormanlar büyük karbon yutaklarıdır. Atmosferdeki karbondioksiti kullanarak sera etkisini azaltır ve böylece küresel ısınmaya engel olur. 7) Rüzgar hızını azaltır, bağıl hava nemini yükseltir ve ekstrem sıcaklıkların olumsuz etkilerini yumuşatarak iklim koşullarını iyileştirir, 8) Yarattığı kendine özgü yetişme ortamı koşulları ile av ve yaban hayatının doğup gelişmesine yardımcı olur, 9) Gürültüyü keser, 10) Mevsimlere göre değişen renk ve özellikleriyle doğal peyzajın estetik güzelliğini arttırır, 11) Çeşitli spor ve toplum sağlığı etkinliklerine olanak sağlar, 12) Doğa bilimlerinin eğitim, öğretim ve geliştirilmesi için bir ekosistem olarak araştırma olanağı sağlar, 13) Vatan sınırlarında ve askeri tesislerin yer aldığı orman bölgelerinde ulusal güvenliğe katkı sağlar.

Yukarıda topluma olan faydalarını özetlediğimiz ormanlar, ne yazık ki, yıllardır tahrip edilmektedir. Yasadışı kesilip veya yakılıp işgal edilmekte, üzerine betonarme binalar inşa edilerek amaç dışı kullanımlara açılmakta, hatta orman vasfı kaybettirilerek tümden elden çıkarılmaktadır. Bugün ormanlarımızın karşı karşıya bulunduğu tehlikeler arasında, ormanlık alanlarda faaliyet gösteren taş ve maden ocakları, su toplama havzalarında yapımı süren ve derelerimize pranga vuran HES'ler, orman bakımından zengin olan bölgelerimizde kurulmak istenilen kömüre dayalı termik santraller sayılabilir.

Bilindiği gibi % 55’i ormanlarla kaplı Bartın İlimizde de (Amasra) ithal kömüre dayalı bir termik santral kurulmak istenmektedir. Yöre halkının demokratik tepkilerine ve birçok kez format verilmeyerek iptal edilmesine rağmen, kömüre dayalı termik santral kurma isteğinin hala devam ettiğini üzülerek görmekteyiz. Oysa çaresiz değiliz. Enerjiye olan ihtiyacı karşılamak için alternatif kaynaklarımız mevcuttur. İlimiz için bu alternatif kaynakların başında da rüzgâr, güneş ve biyokütle gelmektedir. Biyokütleye dayalı termik santralle elektrik üretimi, ilimizin hızlı büyüyen tür potansiyeli (söğüt, kızılağaç ve kavak) göz önüne alındığında, halkımıza ek gelir kaynağı da oluşturacaktır. Bartın Valiliği’nin 2008’de yayınladığı Bartın-2023 Stratejik Amaçlar ve İl Gelişme Planında da belirtildiği üzere, Türkiye’de ilk ve tek örnek olan, Çaycuma’daki biyokütle santralinin bir benzerinin Bartın Organize Sanayi Bölgesinde kurulmasıyla bu konuda bir ilk adım atılabilir.

21 Mart Dünya Ormancılık Günü münasebetiyle özetle ifade etmek gerekirse;

1. Bartın ilinin alan itibariyle %55’nin orman olması, İnkum, Güzelcehisar, Amasra ve Çakraz gibi ünlü sahilleri, tarihi ve kültürel zenginliği, sınırları içerisinde bir milli parkın varlığı, balıkçılık potansiyeli, hayvancılık ve tarımsal faaliyetlere uygun bir iklime sahip olması gibi nedenlerle; Bartın’ın kalkınması esas itibariyle tarım, ormancılık ve turizm alanlarına dayandırılmalıdır.

2. Bartın ili sınırları içerisinde ithal kömüre dayalı termik santral kurma fikrinden vazgeçilmelidir.

3. Hiçbir gerekçeyle ormanlarımıza zarar verebilecek uygulamalara müsaade edilmemelidir.


Bu vesileyle halkımızın 21 Mart Dünya Ormancılık Gününü en içten dileklerimle kutlar, sağlıklı bir yaşam için ormanlara olan ihtiyacımızın bilinciyle, her vatandaşı ormanlarımızı korumaya ve sahip çıkmaya davet ederim.