Amasra Kaymakamlığı Çanakkale destanının 100. yılına özel rozet yaptırdı.

Amasra Kaymakamlığı tarafından Amasralı Şehit ve Gazileri anısına hazırlatılan Amasralı Gazi Barut Hüseyin temalı rozet tasarımı yaptırıldı.

Amasra Kaymakamı Kadir Taner Eser'in rozet hakkındaki açıklaması:

Çanakkale zaferinin 100. Yılında tüm gazi ve şehitlerini Amasra Kaymakamlığı olarak sevgi ve saygıyla anıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kazandığı zaferlerin mutlak kahramanları bildiğimiz üzere Anadolu’nun topraklarında yaşamakta olan bireylerden oluşmaktadır. Bu sebeple gazi ve şehitlerimizin unutulmaması ve gelecek kuşaklara tanıtılması yadsınamaz bir gerçekliktir.

Dolayısıyla tüm yurt gibi Amasra’nın da bu zaferlere imzasını atmış gazileri ve şehitleri bulunmakta; Çakırali Oğullarından İbrahim, Köse Oğullarından Emin, Sarı Ahmet Oğullarından İsmail, Abbas Oğullarından Halil, Deli Ali Oğullarından Hasan, Kabukçu Oğullarından Hüseyin, Deli Mehmet Oğullarından Mehmet, Demirci Oğullarından Osman, Ağvarlı Oğullarından Rasim, Sarı Mustafa Oğullarından Hakkı, Sarı Mehmet Oğullarından Hüseyin, Keleş Oğullarından Ali, Mehmet Ali Oğullarından Mustafa, Tıfıl Oğullarından Halil ve onları temsilen bir gazi olan Barut Hüseyin’in de içinde yer aldığı bir rozet tasarlanmıştır. Rozet tasarımı dört ana temadan oluşmakta bu temalar ise şu şekilde sıralanmaktadır:

1. Tema: Gazi ve şehitlerin adına çeşitli savaşlarda mücadele vermiş olan Amasralı gazimiz Barut Hüseyin adlı kişinin tasviridir. Barut Hüseyin 1307 Yılında Zonguldak Vilayeti, Bartın Kazası, Amasra Nahiyesinde dünyaya gelmiştir. 1912 Yılı itibariyle I. Balkan Harbi ile diğer acemi askerler gibi gönüllü olarak savaşa katılmıştır. Beraberinde I. Dünya Savaşı, ve Çanakkale savaşlarında görev almıştır. 1919 Yılında Amasra’ya döndükten sonra Kurtuluş savaşının başlamasıyla 2 yıl Amasra Sahil Tarassut Müfrezesinde topçu askeri olarak görevlendirilmiştir. Terhis olması ile birlikte Amasra Nahiyesinde yoksul yaşantısına geri dönmüş, balıkçılık, rençberlik, tayfalık, taşçılık ve son olarak çobanlık yaparak ölümüne dek yaşam mücadelesine devam etmiştir.

Barut Hüseyin’in evlendiği ve çocukları olduğu bilinmektedir. Anı zamanda ilgili literatürlere göre dalgıçlık yapmakta olan oğlunun vurgun yiyerek ölmesi yer almaktadır. Yoksulluğunun yanı sıra eşinin hastalanması hatta yatağa bağlı olması yaşantısını daha da zorlaştırdığını ilgili belgelerden görmekteyiz. Sayın Necdet Sakaoğlu’nun makalesinde, Amasra yaşlıları, 1960’larda anılarını anlatırken, “Seferberliğe uğurladığımız Amasralı 93 kişiden üç kişi sağ döndü, bir Barut Hüseyin’di derlerdi.” olarak yer almaktadır.

Barut Hüseyin ülkesine ve bayrağına sadık kahramanlardan biri olduğu, tarihine ve toprağına son derece saygılı olduğu ilgili belgelerde yaşanan olaylarda belirtilmektedir.

Ayrıca Barut Hüseyin’in Milli Savunma Bakanlığına, Gaziler Cemiyetlerine gönderilen dilekçelerinde savaş yıllarını anlatırken;
“Tevellüdüm 1307’dir. Balkan Harbinde kardeşimle birlikte savaştık. Dünya Harbinde ise 78. Piyade Alayı askerlerindendim. Düşmanın Anafartalar’a hücumu sırasında onlarla boğuştuk, çoğunu yarı denizde, yarı da sahil sularında perişan ettik. Fakat düşmanın gemilerden açtığı şiddetli top ateşi sırasında 1800 asker yaralandı, şehit oldu. Ben de dizkapağımdan yaralandım. Hastanede doktor benim sırtımı sıvazlamıştı. Üç ay sonra iyileşip hastaneden çıkınca beni Dobruca’ya gönderdiler. Anafartalar’da bölük komutanım Afyonkarahisarlı yüzbaşı Hüseyin Efendiydi. Daha sonra Galiçya’da şehit olduğunu öğrendim. Dobruca’da 25. Kolordu komutanımız Mustafa Hilmi Paşa; dahil olduğum yeni 74. Alay’ın kumandanı Kürt lakabıyla maruf Bedirhanoğlu miralay Ahmed Bey, 3. Tabur komutanım binbaşı Naşit Bey, bölük komutanım Çerkes Asım Efendi idi. Kendisi yüzbaşı idi. Dobruca’ya varınca, bizi Pravalya’ya sevk ettiler. Tam o sırada, bir süvarinin getirdiği haber üzerine bizi silah başı ettiler. Bize Bulgar elbisesi, miğferi dağıttılar. Süngüleri taktık, Romanya askerinin bize doğru gelişini takibe başladık. İyice yaklaştılar. Tabur olarak avcı hattına çıktık. Romen askerleri bizi görünce : -Und Osman Paşa! (Bunlar Osman Paşa askeri) diyerek geri çekilmek istedilerse de süvarilerimiz sardılar, yüzlerce esir aldığımız bir savaş oldu. Bu savaşta ilk silahları avcı hattında olan biz ateşledik. Daha sonra Toprakhisar’da istihkâm yaptıksa da düşman bizi bozdu. Alay komutanımız çekilmemize mani olarak ikinci hatta geçmemiz emrini verdi. Bir kere daha düşmana atılarak yine bozduk. Daha sonra, Kalas’ın cenubunda siperler yaptık ve tam iki sene siperde, kar ve buz altında kaldım. Mütareke olunca, Köstence’ye geldik. Oradan Batum’a gönderildik. Toprakhisar’da da ayak bileğimden yara aldığım için beni topçu olarak ayırdılar. İki sene de Kafkas cephesinde kaldım. Burada bölük komutanım Yüzbaşı Nuri Bey idi. Biz, 8. Alaya takviye topçu olarak katılmıştık. Kâzım Karabekir Paşa da kolordu kumandanımızdı. Terhis oldum, başka terhis olanlarla kıyılarda çalışan takalara binip Sinop’a oradan da memleketim olan Amasra’ya geldim.

Görüldüğü üzere Barut Hüseyin savaş yıllarının en gerçekçi tanıklarından biridir. Tüm gazi ve şehitleri temsilen tasvir edilen Barut Hüseyin rozetin 1. Teması olarak yerini almaktadır.

2. Tema: Amasra’nın tarihi Kemere Köprüsü ikinci öğedir. Geçmiş tarihle gelecek tarihe tanıklık eden, dedelerle torunlar arasında bağlantı kuran anlamlı bir tarihi yapı olma özelliği taşımaktadır. Geçmiş geleceğin aynasıdır. Şanlı tarihimizin özellikle de çanakkale zaferi gibi destanlarımızın gelecek kuşaklara aktarılması için köprü görevi gören bugünün aydınları olmalıdır. Bu sebeple kemere köprüsü aracı konumdadır denilebilir. Ayrıca mimari yapısı itibariyle köprü altından su akışı bulunmaktadır. Köprünün altından geçen su sonsuzluğu ve sürekliliği anlatmaktadır.

3. Ayrıca Barut Hüseyin adlı kişinin savaş sonrası yaşantısında çobanlık yaptığı bilinmektedir. Çobanlık yaparken elinde tuttuğu bastonu yerine bayrak deseni tasvir edilmiştir.

Bu durumun sebebi olarak ta ölümüne dek bayrağı için göstermiş olduğu saygıya ve savaş yıllarında yaşadıklarına rağmen sahip olduğu alçak gönüllüğüne ilgili belgelerde rastlanmaktadır.

4. Tema Barut Hüseyin’in elinde tuttuğu Türk bayrağıdır. Bildiğiniz üzere tüm şehit ve gazileri temsil etmekte aynı zamanda bir milletin bağımsızlığının ve bütünlüğünün simgesi olarak yerini almaktadır. Dolayısıyla kazanılan zaferin en büyük temsilini figür elinde tutmaktadır.

Tasarlanan rozetin oluşturulma aşamaları bu şekilde tamamlanmıştır. 1963 yılı itibariyle Amasra Lisesi’nde göreve başlayan Sayın Necdet Sakaoğlu’nun Barut Hüseyin’le tanışması ve yıllar sonra yayınlanan makalesinde tanıtması, bizlere bu rozetin oluşturulma sürecinde yol göstermiştir. Barut Hüseyin gibi nice gazilerin ve şehitlerin torunları olarak böyle bir sürece dahil olmaktan dolayı tüm Amasra halkı adına Sayın Necdet Sakaoğlu’na teşekkür ederiz.