Bugün Ukrayna’ya bağlı olan Yalta yakınlarında, kimi kaynaklara göre 1919, kimisine göre 1920’de doğan ve Türkiye’ye gelmediği halde “anadilim” diyerek Türkiye Türkçesi ile eserler veren Kırımlı edebiyatçı Cengiz Dağcı’nın, resmi sitesinde de yayınlanan kısa yaşamöyküsü şöyle: “Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, deprem gibi tabii afetler yanında Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçti. İlköğrenimi köyünde ve Akmescit’te yaptı. Aynı şehirde ortaokulu bitirdi (1938). Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıktı. 1940 yılında Sovyet ordusunda subay olarak savaşa katıldı. 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara tank teğmeni rütbesi ile esir düştü. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığındı. 1946’da Londra’ya yerleşti. 1990’da kalp ameliyatı geçirene kadar Londra’da bir lokanta işletti.Eserlerinde Kırım Türklerinin Rusların zulmü altındaki hayatını anlatır. Türk edebiyatının en güçlü yazarlarındandır. Hüzünlü bir üslûbu vardır. Romanlarında Kırım Türklerinin 1928’den sonra Rus emperyalizminin boyunduruğu altında çektiği acıları dile getirir, bir yurdun gasp edilişini anlatır. Konularında büyük sömürü savaşlarında insanın kendini arayışı, zulme başkaldırma haysiyetinin kazanılması gibi evrensel boyutlar vardır. Bunun yanında anlatılan olayların gerçekten yaşanmış olması da eserlerine ayrı bir kuvvet katmaktadır. Eserleri Varlık Yayınları ve son yıllarda da Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanmıştır.” Diaspora’ya Kırım’ı unutturmayan, eserleriyle Kırım’ın, Kırım Tatarlarının dramını duyuran, Bugüne kadar 25 eseri yayınlanan ve eserlerin tamamını Vatanının dışında yazan, merhum Kırım Tatar Yazarı Cengiz Dağcı hakkında TRT bir belgesel hazırlandı. Yönetmenliğini Zafer Karatay’ın yaptığı “Cengiz Dağcı Belgeseli” 10 Nisan 2011 Pazar günü saat 22.30’da TRT HABER kanalında yayınlandı. İkinci Dünya Savaşı’nda her iki cephede bulunmuş, bu savaşı en çarpıcı olarak anlatan tek Türk yazar.Bolşeviklerin iktidara yürüdüğü karışıklıklar içindeki bir ülkede, Sovyetler Birliği’nin sancılı yıllarında Kırım’da doğdu.Stalin’in baskılarını, zulümlerini yaşadı, tanıklık etti. Derin izler bıraktı o yıllar…İkinci Dünya savaşında tank teğmeni olarak Kızıl Ordu’da Almanlara karşı savaştı.1941 yılında Almanlara esir düştü, Yahudiler ve diğer Sovyet esirlerle kaldığı Nazi esir kamplarında geçirdiği açlık, ölüm dolu zor yıllarını “Korkunç Yıllar” adı altında romanlaştırdı…İkinci Dünya Savaşı Polonya’sında aşkını buldu. Ömür boyu sürecek birlikteliklerini 1945 yılında Avustralya’da yine bir mülteci kampında resmileştirdiler. Romantik aşık Dağcı tutkulu aşkını da yazılarla ölümsüzleştirdi ve “Regina” yı yazdı.Savaşın sonunda eşiyle beraber mülteci olarak Londra’ya yerleşti.
Londra’da iki hayatı vardı: İlki geçimini sağladığı, günlük hayatı; İkincisi Akmesçit’te, Yalta’da, Gurzuf’ta ve Kızıtaş’ta doğduğu, büyüdüğü ve bir daha hiç göremediği vatanı Kırım’da düş gemisi ile eserlerinde ve hayallerinde yaşadığı hayatıBelgeselde yıllardır sırrı olan kolundaki döğmesinin ne olduğunu öğrenecek seyirci.70 yıl sonra kızkardeşi küçük Ayşe’nin sesini ve görüntüsünü gördüğü zamanki duygusal anına tanıklık edeceksiniz ve içinizden ılık bir şeyler kopacak….Hayatını tek başına Londra’da sürdüren bu sessiz, reklamsız şöhrete, bütün Türk dünyasının şükran borcu vardır. Dağcı eserleriyle tarih sayfasında kaybolmaması gereken gerçekleri de yeni nesillere aktardı üstelik Kırım’lı bir yazar olmasına rağmen Türkiye Türkçesi ile… Onun söylediği şu sözler kulaklarımızdan hiç eksilmesin:
“Bana öyle geliyor ki bizim en büyük insanlarımız ne Cengiz Dağcı’dır, ne İsmail Gaspıralı’dır… hiç kimse değildir. 1985’lerde o parti kongresinde Kırım Tatarlarının sürgünü yanlış bir şeydir dendiği zaman, Orta Asya’dan kırıma dönenlerdir. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Kırım’da olan Ruslar düşmanca bakıyorlardı kendilerine. Onlar geri dönüyorlardı. Şehirlerin ortasında çadırda oturuyorlardı. Bunlardır bizim en büyük insanlarımız. Bu insanlardır. Bu 300 bin kadar insan, Kırım’a dönen en büyük insanlarımızdır.”
CENGİZ DAĞCININ ALDIĞI ÖDÜLLER:
1993 İLESAM TÜRK DÜNYASI HİZMET ÖDÜLÜ
1997 TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ YILIN KÜLTÜR ADAMI ÖDÜLÜ
1999 TÜRK KÜLTÜRÜNE HİZMET VAKFI TÜRK DİLİ ŞEREF ÖDÜLÜ
2001 KIBATEK ULUSLAR ARASI TÜRK KÜLTÜRÜNE HİZMET ÖDÜLÜ
2004 TÜRK OCAKLARI ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ
2008 ESKADER ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ
RESMİ TÜRKİYE DAVETLERİ:
1999 KÜLTÜR BAKANLIĞI TÜRKİYE DAVETİ(İSTEMİHAN TALAY)
2005 KÜLTÜR BAKANLIĞI CENGİZ DAĞCI ZİYARETİ VE TÜRKİYE DAVETİ (ATİLLA KOÇ)
2009 CUMHURBAŞKANLIĞI PLAKETİ,DAVETİ