Yıllardır aynı soruyu soruyoruz… Aynı acıyı, aynı çaresizliği, aynı utancı yaşıyoruz. Gazze yanarken, Filistin ağlarken, biz sadece izliyoruz.
Yıllardır aynı soruyu soruyoruz…
Aynı acıyı, aynı çaresizliği, aynı utancı yaşıyoruz.
Gazze yanarken, Filistin ağlarken, biz sadece izliyoruz.
Bir yanda zulmün gölgesinde doğan çocuklar, diğer yanda sessizliğe gömülmüş bir dünya…
Peki, bu sessizlik ne zaman bitecek?
İsrail’in acımasız saldırıları, insanlık vicdanını ne zamana kadar test edecek?
Gazze’de bombalar patlarken, evler yıkılırken, bir annenin çığlığı dünyanın en sessiz köşelerinde bile yankılanıyor aslında… Ama duymak istemeyen kulaklar, görmek istemeyen gözler, hissetmek istemeyen kalpler var.
Bir çocuk, elinde oyuncak yerine taş tutuyor; çünkü onun oyunu, hayatta kalmakla başlıyor.
Bir baba, ailesini koruyamadığı için gözyaşını içine akıtıyor.
Bir kadın, yıkıntılar arasında sevdiklerinin cansız bedenlerini arıyor.
Ve biz, sadece “kınama” bildirileriyle vicdanımızı rahatlatıyoruz.
DÜNYA SUSUYOR, ZALİM CESARET BULUYOR
Dünya suskun… Çünkü menfaatleri vicdanlarının önünde.
Birleşmiş Milletler sessiz, Avrupa sessiz, Amerika zaten suç ortağı.
İnsan haklarından, demokrasiden, özgürlükten bahsedenler; söz konusu Filistin olunca dillerini yutuyor.
Gazze’de akan kan, dünyanın bazı başkentlerinde yalnızca bir istatistikten ibaret.
Ama orada yıkılan her ev, sönmüş her hayat, insanlığın yüzüne vurulmuş tokattır.
Zulüm karşısında susan, zalimin ortağıdır.
Bugün sessiz kalan ülkeler, tarih önünde bu utancın hesabını veremeyecek.
Çünkü Filistin sadece bir coğrafya değil; bir direnişin, bir onurun, bir insanlık sınavının adıdır.
MÜSLÜMAN DÜNYA NE ZAMAN UYANACAK?
En acı soru da budur belki: Müslüman ülkeler ne zaman uyanacak?
Ne zaman bir olacak, ne zaman “yeter artık” diyecek?
Petrol zenginlikleriyle övünen, gökdelenlerle şatafat içinde yaşayan ülkeler; Gazze’deki bir yetimin gözyaşına kör kalıyor.
Birlik çağrıları, sadece toplantı salonlarında yankılanıyor; eyleme dönüşmüyor.
Ümmet, paramparça… Her biri kendi hesabında, kendi derdinde.
Oysa Kudüs, hepimizin ortak davasıdır.
Gazze’de yanan ateş, aslında tüm İslam coğrafyasının yüreğini yakıyor.
Birlik olmadıkça, güçlü bir ses çıkmadıkça bu zulüm bitmez.
Filistin’e yardım sadece para göndermekle, açıklama yapmakla olmaz.
Gerçek destek, zulme karşı durabilme cesaretidir.
Bir Müslüman’ın kanı akarken, diğeri sessiz kalamaz.
Susmak, kabul etmektir; görmek istememek, zulme ortak olmaktır.
İNSANLIK SINAVINI KAYBEDİYORUZ
Bugün Gazze’de yaşananlar, sadece Filistin halkının değil, tüm insanlığın sınavıdır.
Çocukların üzerine bombalar yağarken, dünya eğlenceyle meşgul.
Bir bebek, yıkıntılar altında nefes alamazken, “medeniyet” nutukları atanlar utanmalı.
İnsanlık, en büyük sınavında sınıfta kalıyor.
Bir gün tarih yazıldığında, Filistin direnişi destan olacak; ama bugünün sessizleri utançla anılacak.
O gün geldiğinde kimse, “biz bilmiyorduk” diyemeyecek.
Çünkü her şey gözlerimizin önünde oldu.
Sadece vicdanlar sustu.
SON SÖZ
İsrail zulmü elbet bir gün son bulacak.
Tarih boyunca hiçbir zulüm sonsuza kadar sürmedi.
Firavunlar da vardı, Nemrutlar da, zalimler de…
Hepsi bir gün yok oldu.
Mazlumun ahı, zalimin tahtını yıkar.
Bugün sabreden, direnen, imanla ayakta duran Filistin halkı, yarın hürriyetin en güzel sabahına uyanacak.
Ve o gün geldiğinde, dünya yeniden insan olmayı hatırlayacak.
[email protected]