BARTIN TARİH VE COĞRAFYASINDAN ŞİİRLER: “ATLAS VE ATEŞ” (2) Atlas ve Ateş’teki şiirler sadece Bartın ve Karadeniz’e özgülenmiş şiirler değildir.

Atlas ve Ateş’teki şiirler sadece Bartın ve Karadeniz’e özgülenmiş şiirler değildir. Şairimiz, önceki yazımda belirttiğim gibi ülkemizin 7 coğrafyası ve “Sekizinci Bayrak” isimli şiirde ülkemiz genelinde (önceki bölümlerde belli belirsiz değinilen) acısı ve hızı gün geçtikçe artan kadına şiddet meselesini konu edinmiştir. İsa Küçük görevi sırasında gördüğümüz ve bildiğimiz üzere eserlerinde de duygu ve düşünceleriyle insanın tarafını tuttuğunu açıkça belli eder. Bu durum kitabın (mitolojik çağrışımlarla düşünüldüğünde) ismiyle de uyumludur.

BU MEMLEKET BİZİM, TÜRKİYE HEPİMİZİN…

Şaire göre kendisini bu toprakların sakini değil sahibi sayan herkes gibi “Anadolu’nun Son Düğün Alayı” da barış ve sevgi dilini yaratma peşindedir (s.14). Kuşkusuz bu çağrının hedefi bizleriz. Çağrıyı doruğa ulaştıran dizeleri, bir savaşın (Irak ve Suriye) kıyısı olarak nitelediği Güneydoğu Bölgemize özgülenmiş şiirde buluruz. Geçmemiş Zaman romanında da yer alan dizeler, orada tarafları çözüme yaklaştırmıştı, şairin aradığı “insan sesi” yakınlardaydı: “Diyarbakır’da/Deliller Hanı’nın duvarında kara bir taş vardır/ Ve o kara taşta bir gözyaşı/ Yitmiş insan sesini arar”. Ülkemizin son 40 yılını heba etmiş olan terör belası karşısında çözümün yine insanda olduğunu vurgulayan şair, çözümün adresi olarak gösterilen Diyarbakır’daki “taşın gözyaşı” ve “delil” vurgusu bize gerçeğin karmaşıklığı ve yaşanmakta olan kaosu anlatması bakımından ilginçtir. Şairin sorunun çözümü için “rehber” yerine “delil” sözcüğünü, bu eski zaman kavramını seçmiş olması yanlışlığa, “delilin” yanlışlığına işaret olsa gerek. O yanlışın sonucu olarak da taştaki gözyaşı durmadan kanamaktadır. Oysa barış hayattır.

KENTLERİN YÖNETİCİSİ DEĞİL HEMŞERİSİ OLMAK…

Kırsal kesim, kentleşme ve çevre sorunlarının-çözümlerinin tartışıldığı “Öğretmen” başlıklı 3 şiirde göç aklının kentleri öldürmemesi, şehirlerin betona gömülmemesi için atılacak adımları gidilecek yolu işaret etmeye çalışan dizelerin bize fısıldadığı anahtarı bu bölümün 2 numaralı şiirinde buluruz: “Barış tarihinin kentlerini kurmalıyız/ Bunun için günlük siyasetten/ Günlük ticaretten uzak durmalıyız”. Çünkü, barış içinde büyüyen çocuklarla güzelleşir kent, böylece anaların yüzü güler. Bu dizelerle birlikte şiddet, kadın, anne konuları sıradaki şiirlerde görünür hale gelmektedir. Aynı şiirde yer verilmiş olan “Kadının gülmesi, devletin ve toplumun iyihal kağıdıdır” saptaması insan soyunun bugünü ve geleceği için bir işaret fişeği gibidir. O nedenledir ki, görev yaptığı dönemde sadece makamının değil gönül kapısını da açık tutarak şehrin ceberut yöneticisi olmak yerine hemşerisi olarak kalmayı seçtiğini görmüştük.

İsa Küçük, Bartın’daki çalışma hayatı boyunca yönetimde alışılagelenin dışında yollar aramış denemiş ve başarılı sonuçlar elde etmiştir. (Karadeniz şiirinde yer verilen, 10 saat süren ve tüm tarafların diyeceği ne varsa söylediği Amasra Termik Toplantısı” konumuzla ilgili bir örnektir) Denenerek sağlaması yapılmış bu husus, şiirlerinde gördüğümüz yüksek gözlem gücüyle onun edebiyat heybesinde Bartın ve bölgemiz için yeni şiirlerle çıkıp gelebileceğini göz ardı etmememiz gerektiğini imliyor bizlere.

“PENCEREDEN AT BENİ-İN AŞAĞI, TUT BENİ”

Kitapta yedi renkle işaretlenip imlenen yedi coğrafya bölgemizden biri olarak “Karadeniz” farklı boyutlarda değerlendirilebilir. İnsan boyutu; iş, ekmek, aşk, sevgi, mutluluk. Ayrılık, acı ve hüzün… belirsizlik, endişe ve mizah. Şair bütün bu insani özellikleri Karadeniz Türküleri üzerinden anlatmayı denemiş ve bize göre de seçtiği üç türkünün sözlerinden yaptığı alıntılarla (Ben seni sevdiğimi dünyalara bildirdim) bunu başarmıştır. İkinci boyutta öne çıkarılan belirgin duygu ve düşünce; insan, kent ve çevre arasındaki uyum ve çatışmalardır. Deniz, kara, gökyüzü, ahşap ve taş/ İnsanın da iskeletidir burada yaşamınki kadar dizeleri ile hem uyum hem de çatışma anlatılmıştır. Ona göre doğa ile hısım olmak hasım olmaktan iyidir. Birincisi hayat ikincisi ölümdür.

İsa Küçük, genel ve kapsayıcı dizelerin yerini günümüze yakın güncel dizelere bıraktığı “Karadeniz” şiirinde Kurtuluş Savaşımızın kahramanları Bandırma, Alemdar ve Rüsumat numara dört isimli gemilerle Kurtuluş Savaşımızın Karadeniz Cephesinde olup bitenlere dikkat çekerken (Bir denizci olarak bu konuyu yazmalıyım), diğer tarafta “Dünyanın gözbebeğine termik kaçmış// küreselleşme canevimize demir atmıştır” diyerek günümüze ayna tutmaktadır.

Gelecek yazımızda Atlas ve Ateş isimli kitabı ve şiirlerin mesajını irdelemeyi sürdüreceğiz.